Üsküdar Belediyesince tarihi hamamdan kütüphane kafeye dönüştürülen Kuzguncuk Nevmekan’ın açılışında konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Artık karşımızda içe kapanan, kendi iç çelişkilerine boğulmuş, krizleriyle uğraşan bir Türkiye yok. İddialı, dışa açık bir Türkiye var” dedi.
Üsküdar Belediyesince tarihi hamamdan kütüphane kafeye dönüştürülen Kuzguncuk Nevmekan’ın açılışında konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Artık karşımızda içe kapanan, kendi iç çelişkilerine boğulmuş, krizleriyle uğraşan bir Türkiye yok. İddialı, dışa açık bir Türkiye var” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Üsküdar Belediyesince tarihi hamamdan kütüphane kafeye dönüştürülen Kuzguncuk Nevmekan’ın açılışına katıldı.
Burada konuşan Altun, Kuzguncuk’taki Nevmekan’ın ilk olarak Şeyhülislam Ahmet Arif Hikmet tarafından 1855’te hamam olarak yaptırıldığını hatırlatarak, “Esas itibarıyla yine Arif Hikmet Efendi’nin Medine’de kurduğu kütüphaneyi finanse etmek üzere kurdurduğu bir hamam. Bugün yeniden kütüphane hüviyetine kavuşuyor. Bu son derece kıymetli bir tevafuk ve buna şahitlik etmek çok kıymetli.” dedi.
Altun, güçlü milletlerin tarihlerini sahiplendiğini ifade ederek, “Güçlü milletler, tarihlerinden güç alarak daha da tahkim olurlar. Zayıf düşürülmüş milletlerse tarihlerinden koparılmaya çalışılırlar, tarihleriyle aralarına engeller konmaya çalışılır ki zayıf kalsınlar, sömürüye açık hale gelsinler. Hamdolsun ülkemiz güçlendikçe, unutturulmaya çalışılan tarihimizi daha çok sahipleniyor, gücümüze güç katıyoruz. Tarihsel derinliğimiz bizim gücümüzdür. Dünya tarihinde ortaya koyduğumuz başarılar bizim gururumuz olduğu gibi bugün de yarın da neler yapacağımızın, neler yapabileceğimizin açık ve net delilidir.” diye konuştu.
Türkiye’nin bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde daha öz güvenli, daha iddialı bir şekilde varlık gösterebilmesinin tarihine, tarihsel derinliğine sahip çıkmasıyla ilgili olduğuna dikkati çeken Altun, Türkiye’nin Orta Doğu’nun farklı bölgelerinde, Kafkasya’da, Balkanlar’da kurucu bir aktör olarak varlık göstermesinin, oyun bozup oyun kurabilmesinin tarihsel derinlikle ilgili olduğunu vurguladı.
Altun, Türkiye’nin etkili bir bölgesel güç ve küresel bir oyuncu olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti: “Artık karşımızda içe kapanan, kendi iç çelişkilerine boğulmuş, krizleriyle uğraşan bir Türkiye yok. İddialı, dışa açık bir Türkiye var. Bu güçlü ve iddialı Türkiye esas itibarıyla dünyada hem istikrarın hem de barışın teminatı olma noktasında çok önemli bir performans ortaya koyuyor. Günümüz Türkiye’sini bu anlamda istikrarlaştırıcı bir güç olarak tarif ediyorum. Türkiye bugün istikrarlaştırıcı bir küresel ve bölgesel aktördür. Zor bir çağda, çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. Hem küresel anlamda ortaya çıkan krizler hem bölgemizde yaşanan gerilimler bizi ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bırakıyor. Biz bu meydan okumalarla karşı karşıya kalsak da son 20 yıldır ülkemiz gerçek anlamda bir istikrar adasıdır. Bölgesine istikrar ihraç eden, küresel alana barış ihraç eden bir güçtür.”
Irkçılığın, İslam düşmanlığının, yabancı karşıtlığının Batı dünyası başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde giderek yükselişe geçtiğini ifade eden Altun, “İçinde yaşadığımız dünya hakikatin krize girdiği, hakikat krizine şahitlik eden bir dünyadır. Yeni medya teknolojileriyle ve bu teknolojileri yöneten kötücül aktörlerin marifetiyle ne yazık ki yalan sıradanlaşmış, gerçek ve hakikatin önüne geçmiştir. ve Türkiye olarak biz bu dezenformasyona, yalan bombardımanına dünyada en çok maruz kalan ülkelerden biriyiz. Fakat sadece biz değil, bütün dünya toplumları bugün itibarıyla adına hakikat krizi dediğimiz bir krize maruz kalacak şekilde bir yeni gerçeklikle mücadele ediyor. Burada maalesef yalanlar gerçekten çok daha hızlı bir şekilde yayılmakta ve bu, bireylerin haklarını, milletlerin güvenliklerini tehdit etmektedir. O nedenle biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bu hakikat kriziyle yüzleşmek namına çok ciddi bir gayret sarf ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin son 20 yıllık mücadelesinin dünya tarafından yutulmama, dünyada ayakta kalma mücadelesi olduğunu kaydeden Altun, “Türkiye, iddia sahibi bir ülke olarak kendisine çizilen rolü oynamayı reddetmiş, kendi ad ve hesabına hareket etmiştir. Son 20-21 yıl bu anlamda çok ciddi zorluklarla, meydan okumalarla geçmiştir. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde uluslararası statükoya meydan okumuş ve bu uluslararası statüko yerine küresel adaletin tesis edileceği bir dünya nizamı kurmak için gayret etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür. Daha adil bir dünya mümkündür” çağrısının esas itibarıyla mevcut küresel adaletsizliğe karşı bir direniş çağrısı olduğunu ifade eden Altun, şunları söyledi: “Bugün bir küresel adaletsizlik ortamı içindeyiz ve bu ortamın merkezinde Batılı sömürge sistemi vardır. Türkiye, bu Batılı sömürge sistemine karşı ayan beyan mücadele eden ve bu mücadeleyi de kurumsallaştıran bir ülke konumundadır. Bu yönüyle de dünya mazlumlarının umududur. Ne yazık ki bu küresel adaletsizlik bir yandan da bu Batılı sömürge sistemiyle işbirliğini kabul etmiş Batıcı elitlerin gayretleriyle de ayakta durmaktadır. Cumhurbaşkanımız, siyasi mücadelesinde hem bu Batılı sömürge sistemiyle hem de o sistemle işbirliği halindeki Batıcı elitlerle mücadele etmiştir. Bu mücadelede milletin desteğiyle, milletin dirayetiyle başarı elde etmiştir. ‘Erdoğan siyaseti nedir?’ diye soracak olursanız, ben açık ve net bir şekilde ‘Batıcı, Batılı bağımlılık sistemine, düzenine karşı direniştir’ derim.
Altun, son 21 yıllık süreçte demokratikleşme hamleleri ve vesayetin tasfiye edilmesiyle Türkiye’nin bu bağımlılık sisteminin dışına çıkarıldığını söyledi.
Uzun yıllar Batı’nın önüne koyduğu reçetelerle hareket eden Türkiye’nin bir noktadan itibaren artık IMF’nin, uluslararası örgütlerin önüne koyduğu reçeteleri reddetmesi karşısında Batıcı bağımlılık, sömürge sisteminin elbette Türkiye’ye ‘Yolun açık’ demeyeceğini kaydeden Altun, “Onun yerine çeşitli yol ve yöntemlerle Türkiye’nin yürüyüşünü durdurmaya, önünü kesmeye çalıştılar, hepimiz şahitlik ettik. Sadece son 10 yıla dönüp bakarsanız, bu yönde türlü türlü yöntemlerle gerçekten Türkiye siyasetine müdahale gayretleri olduğunu görürüz. Bu müdahaleler dış kaynaklı müdahalelerdir, dış kaynaklı ve içeriden unsurların kullanılmasıyla hayata geçirilen müdahalelerdir.” dedi.
Gezi kalkışması, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişiminin dış kaynaklı olduğunu kaydeden Altun, bunlarla birlikte finansal ataklarla da dış kaynaklı müdahale girişimlerinin olduğunu belirtti.
Dünya siyaset sahnesine bakıldığında, bu küresel ortamda bir ülkenin sahip olabileceği en önemli imkanın güçlü siyasal liderlik olduğunu vurgulayan Altun, “Cumhurbaşkanımızın bu anlamda varlığı Türkiye’nin uluslararası alanda en önemli imkanlarından bir tanesidir. Bugün Batı’da açık ve net bir şekilde söylemek gerekirse bir liderlik krizi olduğu bütün siyaset bilimcilerinin tespit ettiği bir gerçektir. Bugün Türkiye, güçlü siyasal liderliğiyle pozitif ayrışan bir ülke konumundadır. Eğer Türkiye bu siyasal istikrara ve bu güçlü siyasal liderliğe sahip olmamış olsaydı, son dönemde küresel alanda yaşanan pandemi krizi, savaşlar ve benzeri krizler nedeniyle çok ağır maliyetler ödeyebilirdi.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, konuşmasına şöyle devam etti: “Yine bu uluslararası konjonktürde, bugünün uluslararası ortamında bir ülkenin tarihsel derinliği o ülke için çok ciddi bir kazanımdır. ve tabii ki o tarihle aranızda doğru bir bağ kurarsanız ve tabii ki o tarihe sırt çevirmezseniz. Türkiye bugün o tarihsel derinliğinin farkında ve o tarihsel birikimiyle, o tarihsel zenginliğiyle beraber o hafızasıyla uluslararası alanda varlık göstermektedir. Yine bugün bir ülke için uluslararası alandaki en önemli imkanlardan bir tanesi beşeri sermayedir. Türkiye bugün bu dört imkana da sahiptir. Bizler devlet-millet birlikteliğiyle, özveriyle, gayretle ülkemizi bu imkanları kullanarak daha da büyüteceğiz, daha da müreffeh, daha da güçlü bir hale getireceğiz. Yürütülen dezenformasyonlar, yine dış güdümlü kara propagandalar asla bizleri yıldırmasın. Zira yürüttüğümüz bu mücadele kutlu bir mücadeledir. Yürüttüğümüz bu mücadele esas itibarıyla tarihsel misyonumuzu icra ettiğimiz bir mücadeledir. Haklı bir mücadeledir ve halkımızın desteğiyle yürütülen bir mücadeledir. Türkiye Yüzyılı bu mücadelenin vizyon projesidir. Bu anlamda Türkiye’nin teknolojik atılımları, dış politika atılımları, kültürel atılımları, ulaşımdan sağlığa birçok alandaki atılımları yine demokratikleşme, insani diplomasi alanındaki atılımları bu bağlamda önemli sermayeleridir. ve bu çerçevede inşallah daha müreffeh, daha güçlü, daha büyük bir Türkiye için, yeşil ve dijital kalkınma için, özgün modellik gayretimizi sürdürmek için, küresel adalet mücadelemize devam etmek için gayret göstereceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesaisine bu gözle bakılması gerektiğini aktaran Altun, “Sayın Cumhurbaşkanımız hem ulusal alanda hem uluslararası alanda gerçek anlamda bu gayretle hem Türkiye’yi büyütmek hem de Türkiye’nin küresel alandaki etkinliğini artırmak ve aynı zamanda da küresel adalet krizini çözmek için gayret etmektedir. Bu, Türkiye’nin aynı zamanda gururudur. Sayın Cumhurbaşkanımızın mücadelesi Türkiye’nin haklı mücadelesidir. ve bu mücadele başarılı oldukça gerçekten dünya mazlumları sevinmektedir.”
Gençlerin, en önemli güçleri ve umutları olduğunu belirten Altun, gençlikle el birliğiyle büyük Türkiye’yi, güçlü Türkiye’yi, tam bağımsız Türkiye’yi, Türkiye Yüzyılı’nı kurduklarını kaydetti.
Konuşmaların ardından kurdele kesimi yapılarak, Nevmekan Kuzguncuk’un açılışı gerçekleştirildi. Altun, daha sonra Nevmekan’ı gezip, içeride sergilenen eserler hakkında bilgi aldı. Bu arada Altun, kütüphanenin açılışı dolayısıyla şahsi kütüphanesinden Şeyhülislam Ahmet Arif Hikmet Bey’e ait iki önemli eseri getirdiğini kaydetti. Altun, “Bir tanesi divanı, Arif Hikmet Bey’in Arapça, Türkçe ve Farsça şiirlerini ihtiva eden çok kıymetli bir eser. Diğeri El-Ahkamü’l-Mer’iyye fi Arazi’l- Emiriyye. Bu eser de aynı şekilde kütüphanemizin önemli eserlerinden olacaktır diye ümit ediyorum.” dedi.
Fahrettin Altun, daha sonra bu kitapları kütüphaneye konulması için Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’e teslim etti.
Kaynak: İHA