Çağın tehlikesi dijital amnezi!

Yapay zekâ ve dijital araçların bilişsel işlevlerine etkisini değerlendiren Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Burhan Pektaş, dijital amnezi veya Google etkisi olarak bilinen olgunun insanların internette kolayca arayabilecekleri bilgileri hatırlama olasılıklarını düşürdüğünü söyledi

Çağın tehlikesi dijital amnezi!
Yayınlama: 10.08.2024
9
A+
A-

Yapay zekâ ve dijital araçlar hafıza için destek mi tehdit mi? Teknolojiyi, bilişsel sağlığı korumak için akıllı kullanmak şart! Telefon numaralarını ezberlemiyor, randevuları akıllı telefonların takvimine kaydediyoruz. Dijital cihaz ve internete olan aşırı güven bilgileri hafızalarımızda tutma yeteneklerinin zayıflamasına yani “Dijital amnezi”ye neden oluyor. Teknolojiye aşırı güvenin doğal hafıza işlevlerine zarar verebileceği endişelerinin arttığını ifade eden uzmanlar, dijital bağımlılığın bilgiyi saklama ve hatırlama yeteneğimiz üzerindeki olumsuz etkisine dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Burhan Pektaş, yapay zekâ ve dijital araçların bilişsel işlevleri nasıl etkilediğini değerlendirdi.

Prof. Dr. Burhan Pektaş, teknolojinin hayatın her alanına nüfuz ettiği çağda, yapay zeka ve dijital araçların bilişsel işlevleri, hafızayı geliştirip güçlendirmediği konusundaki tartışmanın önem taşıdığına işaret ederek, “Günlük görevlerimizi yönetmek için akıllı telefonlara, akıllı asistanlara ve yapay zeka destekli uygulamalara daha fazla güvendikçe, önemli bir soru ortaya çıkıyor: Teknolojiler bilişsel yükü azaltarak mı yardımcı oluyor yoksa aşırı bağımlı hale getirerek doğal hafızaya mı zarar veriyor?” dedi.

Teknoloji savunucularının, dijital araçların ve yapay zekanın, rutin görevleri verimli bir şekilde yerine getirerek ve bilgiye anında erişim sağlayarak hafızamızın üzerindeki yükü azaltmak için tasarlandığını ileri sürdüklerini kaydeden Prof. Dr. Burhan Pektaş, “Örneğin dijital takvimler, hatırlatıcılar ve not alma uygulamaları, sürekli zihinsel hokkabazlığa gerek kalmadan programları, görevleri ve önemli tarihleri yönetmemize yardımcı olur. Bu, bireylerin daha karmaşık ve yaratıcı görevlere odaklanmasına olanak tanır ve potansiyel olarak üretkenliği ve zihinsel refahı artırır.” diye konuştu.

Prof. Dr. Burhan Pektaş, teknolojiye aşırı güvenmenin doğal hafıza işlevlerimize zarar verebileceğine dair endişelerin arttığına vurgu yaparak, şöyle devam etti: “Bilişsel bilim insanları ve psikologlar, dijital bağımlılığın bilgiyi saklama ve hatırlama yeteneğimiz üzerindeki potansiyel olumsuz etkisi konusunda alarma geçti. ‘Dijital amnezi’ veya ‘Google etkisi’ olarak bilinen olgu, insanların internette kolayca arayabilecekleri bilgileri hatırlama olasılıklarının daha düşük olduğunu gösteriyor. Yapay zeka ve teknolojinin hafıza üzerindeki etkisi, hem olumlu hem de olumsuz sonuçları olan çok yönlü bir konudur. Bu araçların bilişsel yükümüzü inkar edilemez bir şekilde azaltıp üretkenliği artırmasına rağmen, bunların doğal hafıza yeteneklerimizi aşındırma potansiyeline dair geçerli bir endişe var. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe onu akıllıca kullanmak ve bilişsel sağlığı destekleyen uygulamaları sürdürmek çok önemlidir. Sonuçta amaç, bilgi ve verimlilik arayışımızda teknolojinin koltuk değneği değil, yardımcı olarak hizmet ettiği bir denge kurmak olmalıdır.”

“Google etkisi” (bir tıklama uzağımızda olan bilgilerin hafızamızda kalıcı bir etkiye sahip olmaması) konusunda görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Burhan Pektaş, “Dijital amnezi olarak da bilinen ‘Google etkisi’, insanların internette kolayca bulabilecekleri bilgileri unutma eğilimini ifade ediyor. Bu fenomen, bireylerin bilgileri kendi hafızalarına kaydetmek yerine, bilgileri depolamak ve almak için Google gibi arama motorlarına güvenmeleri nedeniyle ortaya çıkar. ‘Google etkisi’ terimi, modern teknolojinin, özellikle de arama motorlarının bilgiyi saklama ve hatırlama şeklimizi nasıl değiştirdiğini vurgulayarak, dijital araçları kullanma ve bilişsel sağlığı koruma konusunda dengeli bir yaklaşım ihtiyacını vurguluyor.” dedi.

Dikkat ve hafıza arasındaki ilişkinin bilişsel psikolojinin temel bir yönü olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Burhan Pektaş, şöyle devam etti: “Dikkat, bilgiyi kodlamak, depolamak ve almak için çok önemlidir; hafıza ise etkili bir şekilde çalışmak için dikkat süreçlerine dayanır. Dikkat ve hafızanın birbirine bağlanmasını sağlayan ‘kodlama’, ‘depolama’, ‘geri alma’, ‘dikkat ve çalışma belleği’ şeklinde birçok yolu vardır. Dikkat, hafıza sürecinin kritik bir bileşenidir ve bilginin nasıl kodlandığını, saklandığını ve alındığını etkiler. Bireyler, dikkat süreçlerini anlayarak ve optimize ederek hafıza yeteneklerini ve genel bilişsel performanslarını geliştirebilirler.”

Bilginin bol ve kolay ulaşılabilir olduğu günümüzde, akılda tutulması gereken en önemli şeyin, eleştirel düşünmenin ahlaki değerler çerçevesinde uygulanması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Pektaş, “Bilgi güvenilirliğini değerlendirmek, analiz etmek ve yorumlamak, etik uygulamak, yapıcı diyaloglara girmek, öğrenmeye ve adaptasyona açık olmak, ahlaki değerleri bütünleştirmek kritik öneme sahip. Bilgi çağında başarılı olabilmek için, eleştirel düşünmeyi ahlaki temellerle birleştirerek, bilgiyi sorumlu ve etik bir şekilde kullanmak gerekli. Bu yaklaşım bireysel ve toplumsal düzeyde fayda sağlayacak bilinçli kararlar almayı mümkün kılar.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.