Orada doğmuşum bir gecenin ay tutulmasında. Sarmışlar bez parçalarına bedenimi. Kundak yapıp vermişler annemin kucağına. Ninniler söyleyerek uyuturlarmış beşiğimde beni. Sırt üstü yatırarak içirirlermiş annemin sütünü. Okula gitme çağım gelince, kaydımı yaptırmışlar Şahmelik Köyü İlkokulu’na. Birincilikle bitirdiğim ilkokuldan sonra, enstitününde imtihanını kazanıp öğrencisi olmuşum okulun…
Orada doğmuşum bir gecenin ay tutulmasında. Sarmışlar bez parçalarına bedenimi. Kundak yapıp vermişler annemin kucağına. Ninniler söyleyerek uyuturlarmış beşiğimde beni. Sırt üstü yatırarak içirirlermiş annemin sütünü. Okula gitme çağım gelince, kaydımı yaptırmışlar Şahmelik Köyü İlkokulu’na. Birincilikle bitirdiğim ilkokuldan sonra, enstitününde imtihanını kazanıp öğrencisi olmuşum okulun…
Yamalı pantalonları, yırtık gömlekleri ile gelen öğrencilerle kardeş olmuşuz. Bin yıldan beri ezilmiş, ırgat olmadan kurtulamamışın çocukları idiler bunlar.
Yürüdük okul bahçesinde dakikalarca, hiç görmediğimiz eşyaları tanıtıp not ettirdiler bize. Okul kıyafeti giydirip oturttular sıralarımıza.
Ezber bilgiler yerine üretimden yana olan bilgileri öğretmeye başladılar. Kazma, kürek, sapan ve pulluk kullanıp toprağın işlenmesini, tuğla, biriket yapıp binalar yapmasını, dağlardaki boşa giden suları u binalara getirilmesini sağladılar.
Bunlar kitap okumayı, dağ başlarında hayvan otlatırken öğrendiler. Saz çalıp türkü söylemeyi, kollarını kaldırıp horon oynamayı, diz çöküp zeybek oynamayı, okullarına getirdiler. Sizler geceleyin eğlenip dans ederken, onlar geceleyin yıldızlara bakıp harman yerlerinde nöbet tuttular. Nasırlı elleri, yanık yüzleri ile yıkacaklardı ağalık saltanatını.
Köylüyü yurdumuzun hakiki efendisi yapmak için öğretmen olacaktı.
Köylü olarak doğup, köylü olarak ölmek için çalışacaktı.
ETHEM SEZGİN / Emekli Öğretmen